Avrasya’da bitmeyen sınamalar: Rusya-Azerbaycan ilişkilerinde neler oluyor?

Çok değil, geçtiğimiz yaz, 2024’ün Ağustos ayında, uzun bir aradan sonra Azerbaycan’a resmî bir ziyaret gerçekleştiren Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından sıcak bir şekilde karşılanmış, iki lider arasında Aliyev’in özel konutunda ailecek samimi görüntüler verilmiş ve BRICS gibi çok taraflı platformlardan ikili düzleme kadar, Avrasya’nın bu kilit oyuncuları arasındaki iş birliğine yönelik çarpıcı mesajlar dünya kamuoyuyla paylaşılmıştı. Ancak tam da bu tarihten sonra, Rusya-Azerbaycan ilişkilerinde son bir yılın oldukça zor geçtiği ifade edilebilir.

Nitekim 2024 yılının son günlerinde Kazakistan’da düşen, Azerbaycan’a ait Bakü-Grozni (Çeçenistan) seferini yapan sivil bir uçağın Rus hava savunma sistemleri tarafından “vurulduğu” iddiaları, olayın “sehven” veya “kasıtlı” olarak yapılıp yapılmadığının hâlen aydınlatılamaması; ardından Şubat 2025’te “Russkiy Dom” (Rus Evi) olarak bilinen kültür merkezlerine ait Bakü’deki ofisin kapatılması ve Azerbaycan’daki Rus toplumunun sosyal ve kültür faaliyetlerinin gittikçe kısıtlanması, aynı anda bazı Rus siyasetçilere ve yetkililere Azerbaycan’a giriş yasağı konulması; Aliyev’in eski Sovyet coğrafyası ülkelerinde oldukça önem verildiği bilinen 2. Dünya Savaşı’nın bitişini simgeleyen Moskova’da bu yılki “9 Mayıs Zafer Günü” törenlerine katılmaması ve son olarak Rusya tarafından başlatıldığı ancak Azerbaycan’ın da sert şekilde karşılık verdiği gözlenen, her iki ülke vatandaşlarının tutuklanması, hatta bazılarının gözaltında kötü muamele nedeniyle ölmeleriyle sonuçlanan hadiseler, bu gibi oldukça çok boyutlu gerekçelerle ilişkilerin tarihteki en kırılgan anlarından birinde durduğunu göstermektedir.

Ancak sadece iç politikadaki gelişmeler ve liderlerin siyaset-inşa tarzı değil, dış politika ve diplomasi alanında son döneme damga vuran gelişmelerin de yaşananları etkilediği aşikâr. Azerbaycan’ın son yıllar Güney Kafkasya’da artan etkinliği, ABD-İsrail ittifakının salt Orta Doğu’da değil, geniş Avrasya üzerinde muhafaza ettiği etki alanı ve muhtemel uzun dönemli planlamaları, İran’a yönelik son saldırılar ve bu esnada gücünü her daim koruduğu izlenimini vermek isteyen Rus devleti, bu yazıda da özet şekilde ele alacağımız ilişkilerdeki zor dönemeç hakkında bize önemli ipuçları veriyor.

Son gerginlikler nasıl başladı? Karşılıklı tutuklamalar, gözaltında ölümler

Rusya ve Azerbaycan arasında son yaşanan gerginliğin nedeni olan “gözaltı dalgaları”, Rusya Federasyonu içinde, başkent Moskova ve St. Petersburg gibi önemli ticari ve kültürel merkezlerden biri olan tarihî Yekaterinburg şehrinde 27 Haziran günü düzenlenen birtakım operasyonlarla başladı. Rus Federal Güvenlik Servisi (FSB) koordinasyonunda bazı evlere yapılan baskınlar, gözaltılar ve bu esnada güvenlik görevlilerinin aşırı şiddet göstermesiyle basına yansıyan olaylarda gözaltına alınan Azerbaycan uyruklu kişilerin darp görüntüleri ve bu kişilerden Ziyaddin ve Hüseyin Safarov isimli iki kardeşin sonrasında hayatını kaybettiği Azerbaycan iç kamuoyuna tabiri caize “bomba” gibi düştü.

Esasen Rusya’nın, bu tür gözaltıları ve suç mahalli adı altında hedeflenen yerlere yaptığı baskınlarda gösterdiği aşırı güç ve orantısız kuvvet kullanımı, bilhassa Kafkasya ve Orta Asya halklarından Rusya içinde yaşayan kesimlere zaman zaman göstermekten çekinmediği ve “iç mevzuatına” uygun olduğunu ifade ettiği sert tavır ve önlemler, uzun yıllardan bu yana bölgesel manada konuşulan ve dünya medyasında da sıkça tartışılan konu başlıklarından biridir.

Ancak belki de hâlâ aydınlatılamayan Azerbaycan’a ait yolcu uçağının Aralık 2024’te düşmesinin ilişkilerde neden olduğu gerginliğin üstüne, Rus devletinin atmaya çalıştığı bazı diplomatik adımlara karşı bu tür krizlerde kimilerine göre hâlâ “kendine has” ve tarihten gelen “kibirli bir büyük ağabey” tavrı, Karabağ zaferleri sonrası millî kimlik uyanışında önemli bir dönemeci döndüğü görülen Azerbaycan’da bu defa tansiyonun daha fazla artmasına yol açtı.

“Yekaterinburg Olayı” olarak kayda geçen bu tansiyon sonrası Azerbaycan, Rus güvenlik güçlerini “etnik temelli işkence” ve “keyfi surette ölümlere sebebiyet vermek”le suçlayarak öncelikle ülkesinde Rus toplumunun güncel kültürel etkinliklerini askıya aldı ve karşılıklı diplomatik ziyaretleri iptal etti.

“Uçak krizi” sonrasında Aliyev’in beklentisine karşılık Putin’in açık bir şekilde “sorumluluğu” kabul etmemesi ertesinde sıcaklığını o günden beri koruyan gerginlikte ise yeni bir perde tam da bu esnada açıldı ve Azerbaycan’dan yayın yapan “Minval” isimli haber ajansının 1 Temmuz’da yayımladığı bazı belgeler ve ses kayıtlarına dayanarak, uçağın “Rusya ordusunun bilgisi dâhilinde vurulduğu” iddia edildi.

Bu sırada -keza 1 Temmuz’da sadece Azerbaycan’da değil, ülkemizin de aralarında bulunduğu geniş bir ağda faaliyet gösteren, Rus devlet ağının bir parçası olarak “kayıt dışı” eylemleri gerekçesiyle bazı ülkelerde ise yasaklanan- “Sputnik” basın ve yayın kurumunun Bakü ofisine bir baskın düzenlendi; aralarında “FSB çalışanları”nın da olduğu bildirilen çok sayıda kişi gözaltına alındı. Moskova bu adımı “haksız” bulduğunu ivedi surette beyan ederken, Azerbaycan ise basın yasalarına ve finansal düzenlemelere dayandırarak bu eylemlerinin meşru olduğunu savundu.

Aynı esnada Rusya’nın farklı bölgelerinde yerleşik, Azerbaycan kökenlilerin ağırlıklı olduğu gruplara yeni baskınlar düzenlendiği bilgisi gelirken, Bakü Emniyeti’nce de İran’daki “uyuşturucu ticareti” ve “siber suçlara” karıştığı iddia edilen iki suç örgütüne yönelik operasyon yapıldığı ve bunun kamuoyuna “Rus çetelerine baskın” başlığıyla servis edildiği gözlerden kaçmadı. Operasyonda Rus kökenli kişilerden oluşan pek çok kişi gözaltına alınırken, Rus Dış İşleri Bakanlığı’ndan yapılan son açıklamalarda ise gözaltına alınan bazı vatandaşlarıyla “görüşemedikleri” ve Azerbaycan’a “itidalli” hareket tarzı benimsemeleri yönünde mesajlar verildiği dikkat çekti.

İç siyasetin muhtemel dış politika ayağı: Son İran krizi, İsrail ve Azerbaycan

İsrail’in, nükleer müzakereler sürdüğü esnada tabiri caizse pervasızca ve tek-taraflı surette İran’a başlattığı yönelik saldırılar, İran’ın sanıldığı kadar “kolay lokma” olmayarak İsrail’in farklı şehirlerine yönelik karşı askerî atakları ve yaşanan sivil kayıplar neticesinde Trump liderliğindeki ABD hava güçlerinin İran’ın nükleer tesislerini bombalaması ve sonrasında, âdeta ABD’nin 2. Dünya Savaşı’nı bitiren Hiroşima ve Nagazaki’deki elim eylemlerine benzer şekilde, İran-İsrail’in ateşkes düzlemine geleceğinin bildirilmesi çok taze gelişmeler olarak hâlâ zihnimizde. Söz konusu ateşkesin oldukça kırılgan yapısını koruduğu bu ortamda, İran’ın Ermenistan’daki Büyükelçisi’nin yaptığı son açıklamalar da Azerbaycan-Rusya arasında iç sahada karşılıklı tutuklamaların başladığı esnada oldukça dikkat çekti

Buna göre Erivan’daki İran Büyükelçisi Mehdi Sohbani 27 Haziran günü yaptığı bir açıklamada, İran’ı bombalayan İsrail’e ait insansız hava araçlarının bir kısmının bazı komşu ülkelerden havalandığını belirterek, bu meyanda İsrail-Azerbaycan arasındaki son dönem sıkça konuşulan stratejik iş birliğini hedef göstermiştir. Bakü yönetimi gecikmeksizin Büyükelçi’nin bu ifadelerini sert bir şekilde yalanlamıştır.

Öte yandan, İran tarafından resmi bir ağızdan gelen bu yöndeki açıklamalar ve gayri-resmi kanallardan ve İranlı yorumculardan uzun süredir bu meyanda ifade edilen hususlar, İsrail öncülüğünde bölgede başlatılan eylemlerle son Rusya-Azerbaycan gerginlikleri arasında doğrudan olmasa da dolaylı bağlantılar kurulabileceğini akıllara getirmektedir. Nitekim Rusya-İran arasındaki tarihsel rekabet alanlarına rağmen son dönem ABD-İsrail ikilisinin Avrasya dâhil birçok alanda uyguladığı “statükoyu değiştirme” hamlesinin bu defa Rus-İran ittifakını bilhassa kapalı kapılar ardında derinleştirdiği tahmini oldukça müsaittir.

Çin’in dahi bir bakıma “Batı-Doğu” olarak özetlediği bu rekabette, elbette Rus-İran zemininde yeni destek alanları yaratacağı aşikârken, işte böyle bir ortamda Azerbaycan ise bilhassa Karabağ zaferleri sonrası iç siyasetinde yarattığı konsolidasyonla Paşinyan yönetimi altında daha “liberal” bir Ermenistan görüntüsü çizen ezeli rakibiyle de daha barışçıl, diplomatik ve iktisadi açıdan daha güçlü bir döneme girmiş durumdadır. Ve tabii, bilhassa İran krizi sonrasında “denge siyaseti” güden bir görüntü çizmek istediğini gösterse de Azerbaycan; İsrail’le de son dönem stratejik manada ilerlettiği, kamuya ve dünya siyasetine oldukça açık surette sergilediği dostluk ve ittifaklık görüntüsünden geri adım atmak istememektedir. Bu durum ise başta İran ve sonrasında Rusya’nın da dikkatinden uzun dönemdir kaçmamaktadır.

 “Stratejik ortaklık”tan “kritik kırılma” dönemine geçiş

Son yıllarda Ukrayna, İran, Ermenistan hattı boyunca yaşananlar, Gürcistan ve Türkistan/Orta Asya bölgesinden de zaman zaman gelen farklı mesajlar ve hareketlenmeler, esasen Avrasya’da kain pek çok ülkenin iç siyasetinde Sovyetler sonrası millî uyanış hareketlerinin her yönden üst seviyeye ulaşma gayretini işaret etmekte ve şüphesiz yukarıda özet şekilde işlenen Rusya-Azerbaycan ilişkilerindeki kritik gidişatı anlamak adına da önemli hâle gelebilmektedir.

Çok yakın zamanda stratejik ortaklıklılarını her vesileyle vurgulayan Putin ve Aliyev, uzun süredir sürdürdükleri görevleri esnasında bu gibi krizli anlarda da pragmatik ve çok boyutlu diplomatik tavırlarını korumayı başarmışlardır. Son gözaltı dalgalarından sonra da şüphesiz gözler bu iki lider üzerindedir.

Zira yaşanmaya devam edecek derin bir kırılma ve kargaşa ortamında -ABD-İsrail gibi- Batı’nın, son yıllarda azami surette tek-taraflı ve “önce savaş sonra barış” denkleminde oldukça yıkıcı olabileceklerini herkese kanıtlayan “bölge-dışı” aktörlerinin durumdan kazanç sağlayacağı, Türkiye ve diğer Türk dünyası ülkelerinin de aralarında olduğu bölgenin gerçek kilit oyuncularının farklı açılardan zarar görebileceği de akılda tutulmalıdır. Bu bağlamda tarihin zor ve çetrefilli mirasına karşılık, başta Azerbaycan tarafından takınılacak diplomatik, müzakereci ve yapıcı tavır, siyasi alandan başlayarak sahada elde edilen kazançların korunmasına fırsat tanıyabilecektir.

.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir